Mert ÇAKAR
02.09.1990 Tarihinde Balıkesirde doğmuş. Babası Erzurum(Dadaş) annesi Manisalı Baba tarafından Dedesi Rizeli (burun ordan geliyor) anne tarafından Dedesi Selanik göçmeni olan bir zaat’ı muhteremdir.
Peki Nedir Ne Sever?
Model RC yakıtlı araçlarla uzun zamandır haşır neşir olan, kayak tutkusu üst seviyelere tırmanmış ,modifiyeli tesisatlı apaçi işi araçlara ilgisi olan, deli dolu, yer yer manyak, bazen ise hiperaktif,bazen oturaklı biri, bazense iş adamı kimliğinde olan dengesiz biridir.
Okul Hayatı,
İlk okulu Balıkesir gazi ilköğretim okulunda okumuş, orta okulu Mehmetçik ortaokulun da okuyup lisenin ilk yılını Fırat Eğitim Kurumların da tamamlayıp bazı memnuniyetsizliklerden dolayı Bahçelievler Lisesine teşrif etmiştir. Parlak bir lise hayatı olmayıp arka sırada kolunu düz uzatıp cam kenarında uyuyan gençlerden biri haline gelmiştir.Hasbel kader mezun olup bala g…’e Balıkesir Üniversitesi Bandırma İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünü kazanmıştır. Burda inanılmaz başarılı bir üniversite hayatı geçirip 7 senede mezun olmuştur (Hazırlıkta vardı ama) . Aklında Bazı hocalar yer edip hala görüşsede genel itibariyle haylaz bir öğrenci olup öğrencilik piskolojisi ile hocalarını sevmeyen sürekli söven biri haline gelsede okul bitiminde iş hayatına başlayınca onlara hak verip allah razı olsun diyen samimiyetsiz bir kişiliğe bürünmüştür.
İş Hayatına Gelirsek…
Babasının mesleği olan 27 senelik PVC Alüminyum işinde inşaatlarda sanayiilerde sıva yapıp, mala vuran, cam taşıyan, PVC montajı yapıp cam balkon imalat konusunda ihtisas yapmış piyasadaki benim diyen ustaya taş çıkartır cinsten biri haline gelmiş mütevazi biridir. Hayatı boyunca gocunmayıp çevresinde leydi denecek kişilerle yakın arkadaşlıklar kursa da o tarzını imajını asla bozmayıp ırgat kisvesine bürünmek çoğu zaman kendine yakıştırmasa da parayla eş değer olarak çalışmaktan gurur duymuştur. Bu durumları bir süre sonra göz ardı edip Bursaya bir cesaret yerleşmiş olup, çocuklugundan beri hayal ettiği araba sektörüne geceli gündüzlü olarak tam zamanlı atılmıştır. Sektörle ilgili gerekli açıklamaları daha sonra yapacakmış.
Yaşantısı
Sigara ve alkol kullanmayan gece hayatına bu nedenle fazla düşkün olmayan Mert Çakar’ın tek eğlencesi model arabaları ve kendi zevkle dizayn edip söz konusu olan binek olarak kullandığı araçlarıyla ilgilenip vakit geçirmektedir.
Kötü Huylarına Gelirsek
Bu zamana kadar hep iyi şeylerden bahsedildi. Peki Mert Çakar’ın hiç mi kötü huyu yok kardeşim diyenler için bizde o soruyu ona yönlendirdik. Bize şunları söyledi;
“Her şeyi içimde yaşayan biriyim insanların samimiyetine çok fazla inanmıyorum. Bu yüzden karaktersizlik yapıp kimse hakkında yorum yapmayıp kimse hakkında kötü düşünemiyorum. Bir sıkıntım olduğunda içime atıyorum saçlarımın yarısı bunun yüzünden dökülüp beyazladı. Hayat şartları zor insanlar hayvanlar alemi gibi kim kimi yiyip beslenirse… hayat’ta güven olmadan bir çok şey olmuyor bazı şeyler parayla da çözülmüyor, ama ben yıllardır ailemden başka kimseye sırtımı dönüp güvenemedim. Çevrem çok geniş olsa da bir o kadar da boş insan dolu. O yüzden ailenizin kıymetini bilin” deyip bu konuyuda böyle kapatıyor.
Hayalleri
“Hayallerim aslında basit şeyler lise2 de hayalini kurduğum şuan kullandığım 206GTİ aracıma geçte olsa sahip oldum. Allahıma şükürler olsun çok parada pulda gözüm yok iyi arabalara binip affedersiniz kıçımı BMW’ler den indirmeyi bende isterim ama biz baba yanında çalışsak ta hayatım boyunca kovalaklık daha doğrusu pahalı kovalaklıklar yapamadım. Paranın ne kadar zor kazanıldığını bilen biriyim çünkü bende babam gibi çekirdekten geldiğim için kovalaklık yapmaya baba parası yemeye vakit bulamadım. İyi evlerde havuzlu villalarda oturmayı herkes gibi bende istiyorum elbette burda kimsenin birbirini kandırmasına gerek yok ama benim tek hayalim itibar sahibi olmak. 10 sene sonra çöp kamyonunun arkasına atlayıp arkadaki araçlardan beni izleyip çöpü boşalttıktan sonra “deeevaaam ett” deyip kamyona atlamıcağımız ne malum hayat bu ne olacağı belli değil. Dediğim gibi çok parada gözüm yok çok adama istihdam sağlayıp bulunduğum bölgede itibar sahibi olup babamın bana sağladığı imkanları evlatlarıma sağlamam gerek. Baba Tommy’den ayakkabı almam lazım dediğinde al oğlum diyip kredi kartını verirken 50 kere düşünmek istemiyorum. Yada zamanı gelince arabası alınırken makul düzeydeki hayalini tereddüt etmeden yerine getirecek kadar imkanım olsun yeter. Ama kendi altımda bir Subaru impreza WRX STİ’da olsa fena olmaz” diyerek gülümsedi…
Arabalarına Olan İlgisi
Yıkamaya çok para verdim ama kimse benim gibi temizleyemiyor. Yıkatsam bile bezi elime alıp kendim yardım ediyorum. Çünkü bu konuda rahatsızım titiz adamım sanırım burcumla alakalı lakin anneme sorsanız yıllardır kadıncağız sabah yatağı toplamadan evden çıktığımdan şikayetçi. Birde arabamın içine binince ki o mutsuz suratını görün “kendi odan neden böyle değil” diye sitemkar konuşur hep. Araba beni yansıtan bir şey diye düşünüyorum. Her hafta boya korumasını kendim üşenmeden yapıyorum iç detaylı temizliğini kendim her hafta yapıyorum.
Belki yüksek meblağlı arabalarım olmadı ama Milli kuvvetlere çıktığımda caddenin gözünü alamadığı araba oldu çoğu zaman. Bu gerek temizliğiyle gerekse kışın karda üzerine kayak takımı bağlayıp gezerek, yazınsa üzerine sörf tahtası koyup gezerek dikkat çektim. Belki altımdaki araba 20.000 tl lik bir araba olsa da yaşlı genç kadın erkek farketmeksizin bir şekilde “ ala ala bu nedir yahu” diyerek o şaşkın gözleri üzerime çekmeyi mutlaka başardım. Muhtemelen 100.000tl’lik bir arabayla geçseydim sadece yolunda olan kızlarımızın ilgisini çekerdik ama bu şekilde ufak dokunuşlarla herkesin gözüne şaşkında olsalar bir şekilde hafızalarda yerimizi aldık.
Çok sevdiğim kardeşlerimden birinin dediğini hiç unutmuyorum. Babasının lüks arabasını alıp beni yan koltuğuna oturtup Pazar günü kalabalıkta insanların arasından geçerken dediği şey;
– Mert abi senin arabana olan ilginin %30’una bile sahip olamadım…
Zamanla tecrübe edecekti. O yaşının verdiği hevesle ister istemez ilgi görmek , Kızların “Offf arabaya bak” demelerini istiyordu. Beni ise işin dikkatinden çok makul arabalarla tarzıma uygun bir arabayla gezmek istiyordum. Sonuç itibariyle belki 150.000 tl’lik arabalarımız yok belki onlar kadar konforluda değiller ama ben arabamı yıkamacıda heba etmeyecek kadar çok seviyorum otoparka bırakmayacak kadar tutkunum ,bir kafeye gittiğimde gözümün önünde yer yoksa o kafede oturmuyorum. Hastasından derler ya heeeh işte tamda ondan” diyip kahkaha atarak bize aslında parayla her şeyin olamayacağını bir kez daha vurgulamış oluyor.